dörtlü takrir |
Dörtlü takrir nedir? kim tarafından ne zaman verildi?
CHP’li dört milletvekilinin 7 Haziran 1945’te parti grubunda görüşülmek üzere “demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesi için” verdikleri önergeye “dörtlü takrir” denir.
Önergeyi veren isimler; Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’dır.
Dörtlü Takrir, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından oluşan yeni dünya konjonktürünün bir sonucudur.
2. Dünya Savaşı her ne kadar bir çıkar çatışması sonucunda ortaya çıkmış olsa da, zamanla ideolojiler arasında bir savaşa dönüşmüştür.
Böylece Almanya yenildiğinde, bu yenilgi Batı kamuoyunda Faşizme karşı demokrasinin bir zaferi olarak görüldü.
Aslında Sovyetler yani Komünizm de savaştan galip ayrılmıştı.
Ancak Türkiye, Komünizmi ve Sovyetleri bir tehdit olarak gördüğünden(Sovyet Rusya’nın Türkiye’den toprak ve boğazlar üzerine egemenlik hakkı istediği söyleniyordu), Batı bloku içerisinde yer almak niyetindeydi.
Bu amaçla Türkiye, Sovyet tehdidinden korunmak için, Batılı devletler ve Amerika ile yeni bir iş birliği politikası geliştirilmeye karar verdi.
Bunun için en başta Batılı bir demokratik ülke olduğunu, dünya kamuoyuna göstermeye karar verdi. Ancak Türkiye tek parti tarafından yönetiliyordu ve demokrat bir ülke görüntüsü vermiyordu. Bu sorunu aşmanın yolu, demokrasi kanallarını açmaktan geçiyordu.
Bu amaçla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 19 Mayıs 1945‘te yaptığı bir konuşmada “Siyaset ve fikir hayatımızda demokrasi prensiplerinin daha geniş bir ölçüde hüküm süreceği” vurgusu yaptı.
Bu konuşmanın ifade ettiği anlam açıktı. Türkiye’de siyasal hayat yeniden yapılandırılacak ve mecliste daha fazla partinin bulunmasına imkân tanınacaktı.
Nitekim bu konuşmadan kısa bir süre sonra CHP milletvekilleri Celal Bayar Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan bir önerge hazırlayarak 7 Haziran günü parti grubuna sundular.
Önergeyi veren isimler; Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan’dır.
Dörtlü Takrir, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından oluşan yeni dünya konjonktürünün bir sonucudur.
2. Dünya Savaşı her ne kadar bir çıkar çatışması sonucunda ortaya çıkmış olsa da, zamanla ideolojiler arasında bir savaşa dönüşmüştür.
Böylece Almanya yenildiğinde, bu yenilgi Batı kamuoyunda Faşizme karşı demokrasinin bir zaferi olarak görüldü.
Aslında Sovyetler yani Komünizm de savaştan galip ayrılmıştı.
Ancak Türkiye, Komünizmi ve Sovyetleri bir tehdit olarak gördüğünden(Sovyet Rusya’nın Türkiye’den toprak ve boğazlar üzerine egemenlik hakkı istediği söyleniyordu), Batı bloku içerisinde yer almak niyetindeydi.
Bu amaçla Türkiye, Sovyet tehdidinden korunmak için, Batılı devletler ve Amerika ile yeni bir iş birliği politikası geliştirilmeye karar verdi.
Bunun için en başta Batılı bir demokratik ülke olduğunu, dünya kamuoyuna göstermeye karar verdi. Ancak Türkiye tek parti tarafından yönetiliyordu ve demokrat bir ülke görüntüsü vermiyordu. Bu sorunu aşmanın yolu, demokrasi kanallarını açmaktan geçiyordu.
Bu amaçla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 19 Mayıs 1945‘te yaptığı bir konuşmada “Siyaset ve fikir hayatımızda demokrasi prensiplerinin daha geniş bir ölçüde hüküm süreceği” vurgusu yaptı.
Bu konuşmanın ifade ettiği anlam açıktı. Türkiye’de siyasal hayat yeniden yapılandırılacak ve mecliste daha fazla partinin bulunmasına imkân tanınacaktı.
Nitekim bu konuşmadan kısa bir süre sonra CHP milletvekilleri Celal Bayar Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan bir önerge hazırlayarak 7 Haziran günü parti grubuna sundular.
Dörtlü Takrir olarak adlandırılan bu önergede;
- Anayasa’nın demokratik ruhundan uzaklaşıldığına,
- Bütün dünyada, hürriyet ve demokrasi cereyanlarının zafer kazandığına,
- Ülkedeki okuyup yazma bilmeyen vatandaşların bile siyasi hürriyetlerini kullanacak seviyede olduğuna dikkat çekilerek, yurttaşların siyasi hak ve hürriyetlerinin, anayasaya göre kullanmasının sağlanması isteniyordu.
Önerge hem parti içinde hem de mecliste güçlü bir muhalefetin çıkacağını göstermekteydi.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ise eğer muhalefet olacaksa, önerge sahiplerinin bir parti kurarak CHP’nin karşısına geçmelerini istemekteydi.
Ancak Dörtlü Takriri hazırlayanlar muhalefetlerini ilk etapta parti içinde sürdürmek niyetindeydiler.
Ayrıca Adnan Menderes ve Fuat Köprülü, görüşlerini basın yoluyla da halka ulaştırma çabasındaydılar. Ancak parti içi muhalefete olumlu bakmayan CHP yönetimi, muhalif yazılarından dolayı bu iki ismi partiden ihraç etti.
Kısa bir süre sonra da Celal Bayar önce partisinden, sonra milletvekilliğinden istifa etti.
Son olarak arkadaşlarına basın yoluyla destek veren Refik Koraltan da partiden ihraç edildi.
Nihayetinde, parti içi bir muhalefet hareketi olarak ortaya çıkan Dörtlü Takrir, “Yeter Söz Milletindir” sloganıyla hareket eden yeni bir siyasal partinin doğmasına yol açtı.
Dörtlü Takrir’in altında imzası olan isimler, 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti‘yi kurdular.